Tabiat, insan sağlığını düşündüğünüzden çok daha fazla şekilde etkileyebilir.

Yüzlerce bilimsel makaleyi gözden geçiren yeni bir çalışma, tabiatın hayatımızı etkileyebileceği 200'den fazla benzersiz bağlantı tespit etti
Lisede öğrenciyken yeni öğrendiğim güzel sözleri yazdığım küçük bir cep defterim vardı. Daha sonra bunlardan epey defterim olduğunu fark ettim. Bu deftere yazdığım güzel sözleri vecizeleri bazen de şiirleri ezberlemeye ve hayatıma uygulamaya çalışıyordum. Bu sözlerden birisi de: “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır”. Bunun bir sonucu olarak etrafımdaki ve tabiattaki güzel şeyleri görmeye çalışıyordum. Güzel manzaraları, kuşları, hayvanları, çiçekleri ve insanları... Hatta güzel kitapları bulmaya çalışıyordum. Zamanla güzel dostlarım ve güzel kitaplarla dolu bit kütüphanem oldu.
Moralimi bozacak ve tiksindirecek “çirkin ve kötü” her şeyden de uzak durmaya çalışıyordum. Bunun çok faydasını gördüm. Ancak Washington Posta’ta Allyson Chiu’nın kalem aldığı yazı ne kadar iyi yaptığımı teyit etti. Chiu, bu konuda yapılmış bilimsel bir makaleden hareketle tabiatla güzel bağlar kurmanın “akıl, ruh ve beden sağlığımız” açısından sandığımızdan çok daha fazla faydası olduğunu ortaya koymuş.
İnsanlar uzun zamandır tabiatın nimetlerinden faydalanıyor. Ancak doğal dünya, temel bir gıda, su ve hammadde kaynağı olmanın ötesinde, bir dizi soyut etkiyle insanların genel refah ve sağlığına da katkıda bulunabilir. Yeni bir araştırmaya göre, insanlar ve tabiat arasında sanıldığından çok daha fazla sayıda önemli bağlantı var.
Science Advances adlı hakemli dergide geçen Cuma (12.8.2022) yayınlanan bir makaleye göre, araştırmacılar "kültürel ekosistem hizmetleri" ya da tabiatın maddi olmayan faydaları üzerine yüzlerce bilimsel makaleyi inceledikten sonra, insanların tabiatla etkileşimlerinin insan sağlığı ve refahını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebileceği 227 benzersiz yol belirledi.
Bu çalışmanın insan ve tabiatın birbirine bağlı olduğu karmaşık yolları ayrıntılı olarak anlamaya ve ölçmeye çalışan ve bir çerçeve sağlayan türünün ilk örneği olduğuna inanılıyor. Makalenin başyazarı ve Tokyo Üniversitesi'nde doktora adayı olan Lam Thi Mai Huynh, elde edilen bulguların gerçek dünyada önemli etkileri olabileceğini söylüyor.
"Modernleşen dünyada insanlar tabiattan kopma eğiliminde" olduğuna dikkat çeken Huynh şu tespiti yapıyor:
"Ekosistem yönetimi için en iyi ve sürdürülebilir çözüm, insanları tekrar doğaya bağlamak ve yerel halkın ekosistem hizmetlerinin sürdürülmesine ve yönetilmesine yardımcı olmasına izin vermektir."
Tabiatı fethedilmesi ve sömürülmesi gerek bir nesne olarak gördü. Kendisinin de tabiatın bir parçası olduğunu unuttu. Yeni çalışmanın bir anlamı, aydınlanmadan bu yana insan tabiat arasında açılan uçurumun doldurulmasıdır. Çalışma modern insanın iklim değişikliğine karşı en büyük müttefikinin Dünya'nın kendisi olduğunu ortaya koyuyor. Aşık Veysel’in sözleriyle: Benim sadık yârim kara toraktır!
Huynh'ın akademik danışmanının bile başlangıçta bunun mümkün olmayacağını düşünmüş. Ancak Huynh bu iddialı araştırmasını sürdürmüş. Dinlenme ve boş zaman fırsatları veya manevi tatmin gibi tabiatın maddi olmayan etkilerinin refah üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğunu derinlemesine araştırmış. Bunun altında yatan karmaşık süreçleri anlamaya çalışmış. Ulaştığı ilk sonuç: kültürel ekosistem hizmetlerine ilişkin mevcut bilimsel literatürün büyük bir kısmının "son derece dağınık" olduğunu görmek.
Makalenin yazarlarından Tokyo Üniversitesi Gelecek Girişimleri Enstitüsü'nde doçent olan Alexandros Gasparatos ise "Tabiatın maddi olmayan faydalarına farklı merceklerden bakan farklı insanlar var" diyor. Gasparatos, farklı araştırmalara sahip olmanın kritik önemde olmasına rağmen, "her şeyi bir araya getirmek biraz zorlaşıyor" diye de ekliyor. “"Tabiatın maddi olmayan faydaları” sözüyle de, tabiatı sadece ekonomik bir nesne olarak gören modern ideolojileri eleştiriyor. Kapitalist ve Marksist ideolojilerin belki de tek ortak noktaları tabiatı bir nesne olarak görmeleri; diğer boyutlarını görmezden gelmeleriydi. Bu da insanın tabiata ve kendisine yabancılaşmasına sebep oldu.
Bundna olsa gerek Gasparatos, yaklaşık 300 hakemli bilimsel makalenin sistematik bir incelemesi olan yeni çalışmanın "mükemmel bir bilgi temeli" oluşturduğunu söylüyor.
"Bu çalışmayı yapmamızın tüm amacı aradaki bağlantıyı anlamaktır" diye de ekliyor. " Biz vakalara sadece isim veriyoruz." Başka bir ifadeyle, bu mütevazi çalışma insan-tabiat arasındaki bağın yeniden tesis etmenin zamanın geldiği söylüyor.
İnceleme, insan refahının ve sağlığının bireysel yönleri (zihinsel ve fiziksel sağlık, bağlılık ve aidiyet ve maneviyat gibi) ile rekreasyon ve turizm, estetik değer ve sosyal ilişki gibi kültürel ekosistem hizmetleri arasındaki yüzlerce muhtemel bağlantıyı ortaya koyuyor. Araştırmacılar bir adım daha ileri giderek, insanların tabiatla etkileşimlerinin sağlıklarını ve refahlarını etkileyebileceği bir düzineden fazla farklı altta yatan mekanizma belirliyorlar.
En yüksek olumlu katkıların zihinsel ve fiziksel sağlıkta görüldüğünü tespit edilmiş. Bunun anlamı, tabiatla iç-içe olma; tabiatla dost olma ruh ve beden sağlığımız için şart. Makalenin ortaya çıkardığı diğer ilginç bir sonuç: Rekreasyon, turizm ve estetik değerlerin insan sağlığı üzerinde en büyük etkiyi "yenileyici/tamir edici" mekanizma yoluyla ya da tabiatta bulunmanın stresten arınma gibi onarıcı etkilerini tecrübe etme yoluyla yaptığı. Bu arada, araştırmacılar en yüksek olumsuz etkilerin "yıkıcı" mekanizma veya kültürel ekosistem hizmetlerinin bozulması veya kaybıyla ilişkili doğrudan zararlar yoluyla ruh sağlığı ile bağlantılı olduğunu ifade ediyorlar.
Gasparatos, "Gerçekte, elinizde sadece tek bir yol yok" ve etkiler her zaman olumlu değil, diyor. "Ormana gittiğimde tek bir şey elde edeceğim diye bir şey yok."
Örneğin iyi tasarlanmış bir park, dinlenme ve eğlenmenin yanı sıra diğer insanlarla bağlantı kurmak için de ideal bir yer olabilir.
Ayrıca kendinizi yüksek ağaçların, gür yeşilliklerin ya da kuşların ve diğer vahşi hayatın görüntüsünü takdir ederken bulabilirsiniz. Öte yandan, bakımsız bir tabiat alanı çirkin veya görsel olarak tehdit edici bir manzaraya yol açarak sizi rahatsız edebilir veya orada bulunmaktan korkmanıza neden olabilir.
Huynh, bu makalenin, insanların, özellikle de karar vericilerin, tabiatla etkileşimin sadece çeşitli soyut faydaları olmadığını, aynı zamanda bunlara nasıl ulaşılacağını anlamalarına yardımcı olmak için bir tür yol haritası sağlayabileceğini ifade ediyor:
"Altta yatan süreci anlarsak, ekosistem yönetimi için daha iyi müdahaleler tasarlamaya yardımcı olabiliriz" diyor.
"Sürdürülebilir yönetim uygulamalarını iyileştirme ve sağlığın üzerindeki bazı olumsuz etkileri ortadan kaldırma potansiyeline ek olarak, tabiatın insan refahına katkılarını iyileştirmeye yardımcı olabiliriz."
Araştırma, çalışmaya dahil olmayan birkaç dış uzmanlar tarafından geniş çapta takdir edildi.
Cornell Üniversitesi'nde çevre antropoloğu olan Keith Tidball, "Bu bağlantılardan bazılarını biraz daha netleştiren böyle bir çalışmanın yapılması uzun zamandır bekleniyordu," diyor.
"Bu konular çok uzun bir süredir dağınık bir haldeydi ve bu çalışma daha önce oldukça karışık olan konuları çözüme kavuşturmak için büyük bir adım atıyor."
Stanford Üniversitesi'ndeki Doğal Sermaye Projesi'nin baş strateji sorumlusu ve baş bilim insanı Anne Guerry de aynı fikirde. "Olağanüstü çeşitlilikteki literatürü bir araya getirerek gerçekten iyi bir iş çıkardılar" diyor.
Araştırmacılar arasında, bilimi, tabiatın insanlara en büyük faydayı nerede ve nasıl sağladığını ortaya koyacak şekilde sunabilmenin bir zorluk olduğunu ve bunun da "hem insanlar hem de tabiat için daha iyi sonuçlara yol açan koruma ve restorasyon yatırımlarını bilgilendirmeye ve teşvik etmeye" yardımcı olabileceğini vurguluyor.
Örneğin, araştırma tabiatın insan sağlığında potansiyel olarak oynadığı rol üzerinde bir etkiye sahip olabilir.
Tidball, "Bunun ciddi anlamda faydalı olacağı şey, doktorların ve klinikçilerin bu makalede tanımladıkları bu yollar nedeniyle açık havada zaman geçirmeyi, açık havada dinlenmeyi ve hatta açık hava alanda vakit geçirmeyi reçeteye yazabileceklerini iddia etmek için çalışmaya devam edebilmektir" dedi. Kanada'da doktorların hastalarına milli park giriş kartını reçete edebileceklerini de belirtelim.
Amerikan Psikiyatri Birliği İklim Değişikliği ve Ruh Sağlığı Komitesi Başkanı Elizabeth Haase, bir senaryoya göre, bu çalışmanın unsurlarının nihayetinde Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'na dahil edilebileceğini söylüyor:
"Bu bize, tabiatla bu tür bir etkileşimi kolaylaştırdığımızda, bu tür bir fayda gördüğünüzü ve daha sonra bu tür tabii tecrübeleri reçete edebileceğinizi veya bu tabiat manzaralarını yok ederseniz birisini gerçekten ruh sağlığından mahrum bıraktığınızı söyleyen politikalara sahip olabileceğinizi söyleyebilmemizi sağlar" diyor.
Ancak incelemenin bazı sınırlamaları da var. Bu da bazı uzmanları sonuçların aşırı yorumlanmasına veya aşırı vurgulanmasına karşı uyarmaya sevk ediyor.
Potansiyel sorunlardan biri, incelemeye dahil edilen mevcut araştırmaların orantısız bir şekilde gruplardan ziyade bireylere odaklanmış olması.
Çevre Koruma Ajansı Araştırma ve Geliştirme Ofisi'nde kıdemli bir araştırma ekoloğu olan Kevin Summers, "Bir şeyin bir birey için gerçekten iyi olabileceği, ancak genel olarak topluluk için hiç de iyi olmayabileceği birçok zaman var" diyor.
Summers, "Birçok durumda, çok basit, anlaşılır kararlar gibi görünen şeylerin istenmeyen sonuçları olabilir" diye de ekliyor.
Guerry, diğer araştırma boşluklarının da dikkate alınması gerektiğini söylüyor. İnceleme, bazı insan refahı özellikleri ile kültürel ekosistem hizmetleri arasındaki bazı bağlantıların diğerlerinden daha güçlü göründüğünü öne sürse de, bu diğer ilişkilerin önemli olmayabileceği anlamına gelmiyor, diyor.
"Sonuçları aşırı basitleştirmek ve bu makalede belgelenmiş bir ilişkinin olmamasının bir şeyin önemli olmadığı anlamına geldiğini düşünmek konusunda dikkatli olmalıyız" diyor. Bunun yerine, "üzerinde çalışılmadığı ve bunu ölçmenin ve bilimsel literatüre ve bir tür örtük anlayışımızdan çıkarmanın yollarını bulamadığımız" anlamına gelebilir.
Araştırmacılar çalışmalarının sınırlılıklarına değinerek, makalede gelecekteki araştırmaların "bu yolların ve mekanizmaların daha az çalışılmış ekosistemlerde nasıl ortaya çıktığını derinlemesine araştırması ve çeşitli paydaşlar üzerindeki farklılaşmış etkilerini anlaması gerektiğini" belirtiyorlar.
Ancak bu arada, bulgular tabiatın gerekliliğine dair önemli bir hatırlatma yapıyor.
Gasparatos, "Bunun anlamı, 'tabiata yatırım yapalım çünkü tüm bu faydaları sağlıyor' gibi bir düşünce yapısını çok iyi bir şekilde haklı çıkarabilir" diye ekliyor.
Haase, yaratıcılık, aidiyet, yenilenme ve daha fazlasıyla ilgili bu kadar güçlü olumlu faydalarla, "bu makaleden, anayasal hakkınız olan mutluluk arayışının bir ülkenin tabii alanlarının korunmasını gerektirdiğini hissetmek kolaydır" diye ekliyor.
Tidball, pek çok insanın "ekolojik benliklerimizden" daha da uzaklaştığı ve ayrıştığı bir dönemde, insanlar ve doğa arasında bağlantı kurma çabalarının sadece bilim, felsefe veya ahlak açısından ilginç olmadığını, aynı zamanda " insan güvenliği açısından da önemli sonuçlar doğurduğunu" belirtiyor. Tidball, insanları tabiatla yeniden buluşturacak adımlar atılmazsa sonuçların vahim olabileceğini de sözlerine ekliyor.
"Bir tür olarak ekolojik unutkanlık içinde olma yolunda ilerlemeye devam edersek," diye devam ederek, "kendimizi yaşadığımız ortamın ve zamanın dışında bulacağız ve dolayısıyla şansımız da kalmayacak."
Aşık Veysel’l noktalayalım:
Dileğin var ise Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Comertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sadık yârim kara topraktır
Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul Allaha Hak'kın hazinesi gizli toprakta Benim sadık yârim kara topraktır
Prof. Dr. İbrahim Özdemir