“Uluslararası toplumun Pakistan'a gereken ilgiyi göstermemesi yürek parçalayıcı...

Pakistan’da son yaşanan sel felaketi, uzun zamandır bir şifre niteliğinde; ayrıca dünya için son derece önemli bir uyarı, tıpkı o eski hikâyelerdeki gibi. Pakistan'ın bugün mücadele ettiği dehşet, yakında her ülkenin başına gelebilir.”

Sind eyaletinin Dadu bölgesinde sular altında kalmış bir yerleşim alanı... (Husnain Ali/AFP)
Bir çevreci olarak 30 yılı aşkın bir süredir çevre ve iklim değişikliği konularıyla ilgili yazıyorum, konuşuyorum ve etkinliklere katılıyorum. Birçok ülkeyi ziyaret ettim. Konuyla ilgili yüzlerce toplantıya katıldım ve katılmaya devam ediyorum. Her ülkeden bir avuç çevreci olarak politikacıların ve kamuoyunun dikkatini, iklim değişikliğinin sebep olduğu ve olabileceği felaketlere çekmeye çalışıyoruz. Bu felaketler sadece bizleri değil, gelecek nesillerin hayatını da ciddi olarak etkileyecek. Siyasîlerin ufkuysa -bir kaç vizyoner lider istisna edilirse- bir sonraki seçimle sınırlı olacak kadar miyop. Kamuoyu da bu siyasîlere umut bağlıyor. Halbuki umut: Bilime ve bilim insanlarına kulak vererek; bilimi esasa alarak tedbirler almak. Böylece bu tür beklenen felaketlere karşı hazırlıklı olabiliriz. Aksi takdirde her gün, dünyanın bir başka köşesinde meydana gelen bir felaket haberiyle uyanırız. Bu felaketler mahallî olsa da sonuçları hepimizi derinden etkiliyor. Sadece Pakistan’da meydana gelen ve hem gıda hem de evsiz kalmış otuz milyondan fazla insanın hayatını alt üst eden, ülke tarihinde görülmemiş büyüklükteki bu sel felaketi hepimizi etkileyecek. Yakında bu insanlarla sokakta karşılaşırsak şaşırmayalım. *** Eski Pakistan Başbakanı ve Cumhurbaşkanı Zülfikar Ali Butto'nun torunu olan Fatima Bhutto aynı zamanda eski Pakistan Başbakanı Benazir Butto'nun da yeğeni... Suriye ve Karaçi'de büyüyen Bhutto, eğitimini İngiltere'de tamamlamış… Fatima Bhutto, ülkesi Pakistan’da yaşanan trajediyi kısa ve öz olarak New York Times için kaleme aldı (03 Eylül 2022).
Bu önemli yazıyı gerekli dersleri çıkarmak umuduyla tercüme ettim. *** Bir uyarı olarak anlatılan bu hikâyeyi her zaman duymuşuzdur: İnsanoğlu, dünyaya ilk ayak bastığında tüm kanatlı hayvanlar gökyüzüne uçmuş ve balıklar, denizin derinliklerine dalarak korku içinde dağılmışlar çünkü dünyanın yok edicisinin geldiğini biliyorlarmış. Folklor, kehânetten başka nedir ki? Bugün ülkem Pakistan'ın üçte biri sular altında. Birkaç hafta boyunca yağan olağandışı yoğun muson yağmurlarının ardından ani seller ile gelen sular, İndus'a doğru ilerleyerek nehir kıyılarını taşırdı. İklim uzmanlarına göre artan sıcaklıklar nedeniyle hızla eriyen buzullar, aşağı doğru akan destansı boyutlardaki süper sele katkıda bulundu. Her yedi Pakistanlıdan biri selden etkilendi. Birçoğu açık havada, barınaksız uyuyor. Yaklaşık 900.000 çiftlik hayvanı telef oldu, iki milyon dönümden fazla tarım arazisi ve ekinlerin yüzde 90'ı zarar gördü. Bazı bölgelerde pamuk ve pirinç mahsulleri, hurma ağaçları ve şeker kamışı neredeyse yok oldu. Temel gıda maddeleri olan soğan, biber ve domates mahsullerinin yarısı da yok oldu. 1.350'den fazla kişi öldü ve yaklaşık 33 milyon kişi (resmî olmayan verilere göre bu sayı 50 milyon) yerinden oldu. Aşırı şiddetli yağışların meydana gelmesinde iklim değişikliğinin etkili olması çok muhtemel görünüyor ve ayrıca buzulların erimesi de bunda kesinlikle rol oynuyor. Yani bu insanlara iklim mültecileri diyebilirsiniz. Bu ifadeyi unutmayın. Yakında siz de onları ülkenizde göreceksiniz. En kötü etkilenen güneydeki Sind eyaletinde çok acı sahnelerle karşı karşıya kaldık. Sind'in herhangi bir afet hazırlığı ya da su altyapısını veya zar zor işleyen kanalizasyon sistemini güçlendirmek için herhangi bir planı yok gibi görünüyor. Çoğunluğu yoksul olan hayatta kalanlar şimdi yükselen, kokuşmuş sel suları ile gelen hastalıklardan ve kıtlıktan kaçınmak zorunda kalıyor Daha fazla yağmur bekleniyor. Sind'in büyük bir kısmı deniz seviyesine yakın, bu da kuzeyden gelen sel sularının aşağıya doğru akmaya devam edeceği anlamına geliyor. Planlama ve Kalkınma Bakanı Ahsan Iqbal, Pakistan'ı "gelişmiş dünyanın sorumsuzca kalkınması"nın neden olduğu iklim değişikliğinin kurbanı olarak nitelendirdi. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 2,6'sını oluşturan ve küresel karbon emisyonlarının yüzde 1'inden daha azına katkıda bulunan Pakistan, buna rağmen muazzam bir bedel ödedi. Bir örnek vermek gerekirse ABD, dünya nüfusunun sadece yüzde 4'ünü oluşturmasına rağmen küresel karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 13'ünden sorumlu. 2019 yılında, Birleşmiş Milletler'in o dönemki aşırı yoksulluk ve insan hakları özel raportörü Philip Alston, küresel ısınmanın su, gıda ve barınma gibi temel haklara zarar vereceği konusunda uyarıda bulunmuştu. Alston, dünyanın geri kalanı acı çekerken zenginlerin bu yoksunluklardan kaçınmak için para ödeyeceği bir gelecekle karşı karşıya kalacağını söylemişti. Küresel Kuzey, kısmen fosil yakıtların yakılması nedeniyle oluşan aşırı hava koşullarının yol açtığı kayıp ve zararların sorumluluğunu üstlenerek Küresel Güney'in yoksullarına yardımcı olabilir. On yıllardır devam eden ve Küresel Kuzey'in suçluluğunu inkar edemeyeceği kadar ağır olan fosil yakıt yakımının etkileri, yoksullara çok eşitsiz bir şekilde yansıyor. Bizim de sular altında kaldığımız 2010 yılında, Pakistan Meteoroloji Dairesi ülke çapında normal seviyelerin yüzde 70 ila 102 üzerinde yağışlar kaydetti. Yerel olarak ise rakamlar daha ürkütücüydü: Pencap'ın Hanpur kentinde yağışlar normalin yüzde 1.483 üzerindeydi. Nehirler kabarmış, İndus ve kolları kısa sürede kıyılarını aşmıştı. Bir baraj arızası, sel suyu gölleri oluşturdu. USAID (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) 1,7 milyon evin hasar gördüğünü ve 20 milyondan fazla insanın etkilendiğini tahmin etmişti. Ekonomik kayıp, 11 milyar dolar civarındaydı ve ülkenin beşte biri etkilenmişti. Bugünkü süper sel daha da kötü olabilir. Sind eyaletinde bir noktada yağış miktarı ortalamanın yüzde 508 üzerindeydi. Uluslararası Para Fonu (IMF), Pakistan'a daha önce 2019'da hükûmetin kurtarılması için tahsis edilen 1,17 milyar dolarlık fonu serbest bıraktı. BM Genel Sekreteri Guterres de üye devletlerden 160 milyon dolar vermelerini istedi. Ancak IMF parası, Pakistan gibi ülkeler için acı verici koşullarla birlikte geliyor ve yeniden inşâ etmek ya da gelecekteki felaketleri önlemek için yeterli olmayacak. İklim değişikliği tam olarak budur. Acımasız ve öfkeli; bu gördüğümüz de en kötüsü değil. Pakistan'a gereken ilginin gösterilmemesi yürek parçalayıcı: Çok az sayıda uluslararası kültür, sanat ve siyaset figürü bu kriz anında bizim için seslerini yükseltti. Bu ya “Pakistan gibi yerlerin başına korkunç şeyler gelir.” diye düşünen ırkçılığın küçümseyici bir türü ya da tamamen merhamet yoksunluğu... Oysa Pakistan tıpkı o eski hikâyelerdeki gibi uzun zamandır bir şifre, dünya için bir uyarı... Bu yüzden müreffeh ülkelerin dikkatini Pakistan’a vermesi iyi olacak. Pakistan'ın bugün mücadele ettiği dehşet yakında herkesin başına gelebilir. İbrahim Özdemir
Üsküdar Üniversitesi, Çevre Ahlakı Forumu Direktörü