Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Gorbaçov, 91 yaşında Moskova'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Gorbaçov ile Dünya Diyalogları Forumu çerçevesinde 21-23 Şubat tarihlerinde Fransa’nın Lyon şehrinde düzenlenen etkinlikte tanışmıştım. Forumun ana konusu “Küreselleşme ve Sürdürülebilir Kalkınma: Kayıp Halka Ahlak mı?” idi.
Foruma konuşmacı olarak konuyla ilgili yaklaşık 400 kişi davet edilmişti.
Müslüman çevreci olarak bizzat Gorbaçov tarafından davet edilmiş ve kendisi ile kısa bir görüşme yapma imkânım da olmuştu.
Gorbaçov’un sekreterine “bana nasıl ulaştınız?” diye espriyle sorunca, “sizi başkan Gorbaçov’a Harvard Üniversitesi tavsiye etti” demişti.
Mayıs 1998 yılında Harvard Üniversitesinin düzenlediği ve alanında bir ilk olan İslam ve Ekoloji Konferansına katılmış ve bir tebliğ sunmuştum.
Gorbaçov her fani gibi aramızdan ayrıldı.
Çevreyle ilgili çalışmalarını takip eden birisi olarak şunu söyleyebilirim:
Gorbaçov Çernobil faciasının sebep olduğu trajediyi hiçbir zaman unutamadı. Bir konuşmasında “Çernobil gözlerimi başka hiçbir şeyin açamadığı kadar açtı: askeri olmayan amaçlarla kullanıldığında bile nükleer enerjinin korkunç sonuçlarını gösterdi” dedi.
Ömrünün geri kalan kısmını dünyada çevre bilincini oluşturmak; fakirliği ve gelir eşitsizliğini azaltmak, adaletsizliklerle mücadele ve daha iyi bir dünyanın inşası için adadı.
“Küreselleşme ve Sürdürülebilir Kalkınma: Kayıp Halka Ahlak mı?” forumunda yaptığı konuşma daha sonra yayınlandı.
Açış konuşmasında dinlerin dünya tarihindeki müspet katkılarına vurgu yaparak: “Dinler bugün de sorunlarımızın çözümünde bize katkı yapabilir. Biz SSCG döneminde devlet politikası olarak dini yok etmeye çalıştık; kendimiz yok olmanın eşiğine geldik” demişti. Dinlerin çevre bilincinin uyandırılmasında ve çevrenin korunmasında önemli katkılar yapabileceğine dikkat çekmişti.
Gorbaçov’u uğurlarken 20 yıl önce vurguladığı noktaların üzerinde bir daha düşünmeye değer:
Yeryüzü Diyalogları, küreselleşme sürecini sürdürülebilir kalkınma ile uyumlu hale getirme mücadelesinin merkezine ahlaki ve insani değerleri yerleştirme hareketini yönlendirmek için yeni bir enerji ve ivme oluşturma ihtiyacına olan inancımızdan esinlenmiştir.
Bu inancın hükümetler, sivil toplum, din, iş dünyası ve uluslararası kuruluşların çok sayıda tecrübeli ve etkili temsilcisi tarafından paylaşıldığının ve giderek artan sayıda insanın ortak hedefleri desteklemek üzere harekete geçmeye ve destek vermeye hazır olduğunun keşfedilmesi, ilk Yeryüzü Diyaloglarının en önemli sonucudur.
Tüm katılımcılar acil durum hissini dile getirmiş; Dünya'nın tehlikede olduğunu ve dünyada artan yoksulluk oranlarını azaltmak, Kuzey ve Güney arasındaki büyüyen uçurumu gidermek, eğitim ve tıbbi tedaviye erişimdeki büyük eşitsizlikle yüzleşmek ve küresel güvensizlikle mücadele etmek için hızla sürdürülebilir çözümler bulunması gerektiğini ifade etmiştir.
Yeryüzü Diyalogları, küreselleşme ve sürdürülebilir kalkınma tartışmalarının tüm taraflarının görüş ve vizyonlarını paylaşabilecekleri ve birlikte çözümler geliştirebilecekleri açık ve tarafsız bir forum sağlama hedefine ulaşmıştır. Üzerinde uzlaşılan beş temel alan ortaya çıkmıştır:
Ahlak - Önceliklerimizi değiştirmeye, küresel refah ve adalet yerine maddi zenginliği teşvik eden güçleri düzeltmeye ve tüm gezegende insan uygarlığının temelini oluşturan temel değerleri - birbirimize ve doğal çevreye karşı şefkat ve saygı, hoşgörü ve dayanışma ve barış arayışı - güçlendirmeye acil ihtiyaç vardır. Yeryüzü Şartı, bireylerin, şirketlerin ve devletlerin seçimlerine rehberlik etmek için eşit derecede uygulanabilir bir ahlaki çerçeve sağlayan bir halklar belgesi olarak memnuniyetle karşılanmıştır.
Hukukun Üstünlüğü- Bu evrensel değerler, sürdürülebilir kalkınmaya adanmış uygun ve uygulanabilir hukuki araçlara dönüştürülmelidir. Kirleten öder ve ihtiyat ilkeleri gibi temel ilkeler, uluslararası ve ulusal yasalar tarafından tam olarak tanınmalı ve tüm sektörlerin faaliyetlerini düzenlemelidir.

Egemenlik- Devletin değişen doğası ve özel sektör ile sivil toplumun artan etkisi, son yılların en önemli değişimlerinden biridir. Siyasi ortam, entegre edilmesi ve işbirliği yapılması gereken çoklu ve çoğu zaman birbiriyle çatışan güç odaklarıyla daha karmaşık bir hal almıştır. İklim değişikliği, salgın hastalıklar ve terörizm gibi günümüzde karşılaşılan en ciddi sorunların birçoğunun ulusal sınırlara saygısı yoktur ve çözümleri de uluslararası düzeyde bulunmalıdır. Ortak kaynaklarımız üzerindeki egemenlik bireylere aittir; aldıkları kararlar ve kullandıkları kaynaklar ile hükümetler tarafından onlar adına alınan ve kullanılan kararlar dünyanın geri kalanını ve gelecek nesilleri de dikkate almalıdır. Günümüzde Dünya Vatandaşı olma kavramı bir gerçeklik haline gelmiştir ve her insan küresel sorumluluklarının bilincinde olmalıdır. Güvenlik- Eşitsizlik ve adaletsizlik evrensel olarak bu kadar belirgin olduğu sürece dünyada hiçbir zaman gerçek ve kalıcı bir güvenlik sağlanamayacaktır. Yoksulluğun ortadan kaldırılması ve çevremizin korunması hedefleri, barış ve güvenliğin teşvik edilmesiyle özünde bağlantılı olmalıdır. Her bireyin kişisel güvenliğinin risk altında olduğunu ve hiç kimsenin başkalarının acılarını ve hayal kırıklıklarını görmezden gelemeyeceğini 11 Eylül trajedisi göstermiştir; bu farkındalık bizi sürdürülebilir kalkınmaya ulaşma kararlılığımızdan uzaklaştırmamalı, aksine güçlendirmelidir. Eylem- Zaman lüksümüz yok. Eylem acilen gereklidir ve bunu mümkün kılmak için güçlü bir ahlaki çerçeve; dünya liderlerinin siyasi cesareti, mevcut küresel yönetişim ve mali düzenleme sistemlerinde reform; artan ve daha iyi hedeflenmiş resmi kalkınma yardımı ve dünya çapında artan bireysel farkındalık ve bağlılık gerekecektir. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'ne yönelik bu önemli düşünme ve hazırlık yılında, ilk Yeryüzü Diyalogları sırasında belirlenen temel zorlukları ve önerileri daha geniş uluslararası topluma sunmak bizim için büyük bir ayrıcalıktır. Bu Zirve, dünyaya eylem ve reforma yönelik somut taahhütlerde bulunması için kaçırılmaması gereken bir fırsat sunmaktadır. Müslüman bir çevreci olarak Gorbaçov’u hep hayırla yad edecek; onun devlet adamlığı yanında aktivistliğini öğrencilerime anlatmaya devam edeceğim.
İbrahim Özdemir Üsküdar Üniversitesi Çevre Ahlakı Forumu Direktörü